1918 senesinin, sisli, mağmum bir günü sabahında gözlerimizi açtığımız zaman, acı, çok acı bir haberle sarsıldık. Mütareke ilan edilmiş, Düşman Donanmaları Marmara'ya girerek İstanbul'a doğru ilerlemektedirler.
Kartal'dan bir trene atlayarak Haydarpaşa'ya geldim.
Haydarpaşa'nın, iskeleye inen geniş merdivenlerinden bu haberin hakikat olup olmadığına bir türlü inanamayarak Sarayburnu, Dolmabahçe istikametine bakıyorum.
Bu, sisli ve çiseli sema altında Marmara, kaşlarını çatmış, gazabından moraran, kararan korkunç bir çehrenin sert bakışları ile, göğsüne pervasızca ilerleyen bir yığın düşman gemilerini süzüyor ve sonra kurşuni bir tül altında musibet, felaket ve nihayet esarete mahkûm edilmek korku ve düşüncesi ile ağlayan İstanbul'a, bu zavallı, talihsiz ve uğruna yüzbinlerce vatan evladının seve seve canlarını feda ettiği Canım İstanbul'a, kalbime saplanan binlerce hançer darbelerinin müthiş ızdıraplarını duya duya, ağlaya ağlaya ve derin derin baktım.
Aylarca süren kanlı bir boğuşmayı müteakip Türk'ün iman dolu çelik göğsünü 58'lik mermileri ile ve son sistem silahları ile bir türlü delemeyen, dünyanın yüzmilyonları aşan koskoca hükumetlerinin o mağrur ve muazzam donanmaları, nihayet kahredilmiş ve perişan bir halde ÇANAKKALE'yi terk etmeye mecbur edilmişken bu gün yine o TÜRK'ün müsaadesi ile kapılarından girerek Sarayburnu, Haydarpaşa, Dolmabahçe önlerine demir atmak üzereydiler.
Aman Yarabbi; Şu İngiliz, Fransız bayraklarını hamil Dretnotlar neyse ne ama, ya şu, karşımda Haydarpaşa'nın burnunun dibinde ilerleyen Palikarya da kim oluyor?
Allahım, onu bizim üzerimize hakim bir hale getirmen için ne gibi bir günah işledik ki, bizi bu cezalandırmaya lâyık gördün?
Bu bandıranın, İstanbul'umuzun kucağındaki akisleri kim bilir nasıl olacak? Ne gibi felaketlere sebep olacak?
Koynumuzda beslediğimiz, büyüttüğümüz yılanların hain başlarını kaldırarak, nankör dişlerini velinimetinin bünyesine geçirmek suretiyle zehirlerini akıtmak fırsatını elde etmelerine hizmet etmiş olacağına ne şüphe var.
Genç bir Türk subayı kisvesi altında karşıya nasıl geçeceğim şimdi?
Utanıyorum.
Yerlere geçiyorum.
Dayanamayacağım.
Gözlerim, bu şeamet levhasını görmesin.
Döndüm.
Trene atlayarak Kartal'a, geldiğim yere döndüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder