30 Haziran 2017 Cuma

38 - Naci Paşa İle Karşılaşma

Bir gün Alay Kumandanlığından şöyle bir emir geldi: "Sekizinci Bölükten Üsteğmen Safa Efendi Dördüncü Bölüğü teşkile memur edilmiştir."
Bu emri alınca Tabur Kumandanlığına gittim, hiç yoktan bir Bölük teşkil etmek için bana salahiyet verilmesini rica ettim.
"Sen Bölüğü teşkil et de ne yapılmak icap ederse biz yaparız." dediler.
"Şu halde Taburun diğer Bölüklerinden bu Bölüğü meydana getirecek Çavuş, Onbaşı ve Erleri ben seçeceğim." dedim.
Tabur Komutanı kabul ederek Bölüklere emir yazdı.
Kışlanın önündeki geniş meydana Bölükler toplandılar. Efradı gözden geçirdim. Baktım ki, böyle bir vazife için tam manası ile açıkgöze benzer Çavuş, Onbaşı ve Er hiç yok. Derhâl koğuşlara giderek araştırdım, kıymetli Erler koğuşlarda bırakılmıştı.
Koğuşlardaki bu Erlerin de Bölüklerine iltihaklarını istedim. Bölük Komutanlarının yüzlerinden bana çok içerlediklerini anladım ama ne yapalım ki, emir böyle idi.
Karşımda bulunan Bölüklere durumu anlattım, vaktiyle Makinalıda bulunanların dışarı çıkmalarını söyledim. Çıkanları tetkik ederek icap edenleri ayırdım.
Bölük mevcudunu ikmal için her Bölükten seçme erleri vaziyet ve tavrı hareketlerinden anlayarak çekip aldım. Bu suretle efradı tamamlamış ve tüfeklerle levazımatını Tüfekçi Ustasına, Hayvanat ve teçhizatını da Saraç'a havale ederek mükemmel bir Bölük teşkiline muvaffak oldum.
Bir taraftan da Askerlerin yetiştirilmesi için elimden geldiği kadar ameli talimlere ehemmiyet vermekteyim.
Günler ilerledikçe iyi neticeler almaya başladım.
Bir gün, talim yaptırırken ani olarak Tümen Kumandanı NACİ TINAZ ve Alay Kumandanı RIZA Bey’ler geliverdiler.
Kumandanları uzaktan görünce Bölüğü derhal saffı harp nizamına geçirdim, sert hareketlerle de Taktim Kumandasını verdim.
Bu kumanda, Yedek Subay Talimgâhında Muallim iken yetiştirmiş olduğum kıtalara verilen kumandalar gibi muvaffak olmuştu:
Asker, yekpare bir vücut gibi makinalaşmıştı.
Naci Paşa öyle memnun olmuştu ki, ismim ile hitap ederek:
"Aferin Safa. Size bir şey soracağım; Bana teftiş vermek için ne kadar zamana ihtiyaç vardır? Tahmin edebilir misiniz?" dediler.
Naci Paşanın arkasında Alay Kumandanı parmakları ile işaretler yapıyor, iki ile üçü gösteriyor, yani bana iki ile üç ay demek istiyordu.
Alay Kumandanının bu işaretlerini nazarı dikkate almayarak vaziyeti Naci Paşa'nın takdirlerine bıraktım:
"Siz ne zaman arzu ederseniz Efendim." dedim.
"Öyle ise, gelecek ay aynı gün ve saatte geleceğim." diyerek uzaklaştı.

Naci Paşa, cephe gerilerinde bulunduğumuz zaman ayda bir kaç defa bizim köye gelir, koğuşta ders verdiğim sırada birdenbire içeri girerek derslerimizi takip ederdi. Bunun için, bana, bir bölüğün yetişmesi için bir ay kadar zaman kabul etmesini tabii bulmuştum.
Bütün kuvvetim ile çalışıyor, mahcup olmamaya gayret ediyordum.
Teftişe az bir zaman kalmıştı.
Bir gün Talimhanede iken Alay Kumandanı Rıza Bey yanıma gelerek:
"Siz, Yedek misiniz, Muvazzaf mı?" diye sordu.
Yedek olduğumu öğrenince: "YAAA..." diyerek gitti.
Ertesi günü de şöyle bir emir geldi:
"Dördüncü Bölük Komutan Vekili Safa Efendi Bölüğü Üsteğmen Şerafettin Efendi'ye teslim ederek Bölüğüne iltihak edecektir."
Demek ki, Alay Kumandanı, Üsteğmen olmaklığım dolayısıyla beni Muvazzaf biliyorlarmış. Yedek olduğumu öğrenince haklı olarak yerime Muvazzaf Subay tayin etmişti. Zira terhis emrimiz yakındı.
Aradan bir müddet geçtikten sonra Tümen'ce Manevra yaptık.
Manevra muvaffakiyetle sona erdi.
Tümen Kumandanı atının üstünde, önünden geçmekte olan Tümen’i selamlıyordu.
Sıra bizim Bölüğe geldi.
Ben, Yüzbaşım ile yan yana, atın üzerinde muntazam bir yürüyüş ile geçtik.
Tümen Kumandanının bulunduğu yerden henüz on beş metre kadar ayrılmıştık ki, NACİ PAŞA arkamdan sesleniyordu:
"Safa Efendi, Safa Efendi. Yetiştirmiş olduğunuz Bölükten dolayı size çak TEŞEKKÜR EDERİM."
Bendeki, hatta benden ziyade Yüzbaşımdaki gururu seyretmek lazımdı.
Küçük rütbeli bir Subay için bu iltifat az şey mi idi?
Sonradan öğrendim ki, Tümen Kumandanı aynı gün ve saatte Talimhaneye gelmiş, Dördüncü Bölüğü teftiş edeceğini söylemiş. Bölük karşısına gelip de başka bir Komutan tarafından tekmil alınca:
"Nerede bu Bölüğün Komutanı Safa Efendi?" diye sormuş, Alay Kumandanı da Bölüğüne naklettiğini söylemiş.
"Yaaa..." diye hayret ifade eden bir seslenişte bulunduktan sonra teftişe devam etmiş.
Verdiği bütün vazifeler efrat tarafından mükemmelen ve sürat ile yapıldığından çok memnun olarak ayrılmış.
Her ne kadar Bölük başka bir Komutanın emrinde ise de yetiştirenin Safa olduğunu bilen Tümen Kumandanının bu takdirkâr hareketi beni çok mütehassis etmişti.
Böyle, kadirşinas Kumandanları Allah ordudan eksik etmesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder