Bir gün Alay
Kumandanlığından şöyle bir emir geldi: "Sekizinci Bölükten Üsteğmen Safa
Efendi Dördüncü Bölüğü teşkile memur edilmiştir."
Bu emri alınca Tabur
Kumandanlığına gittim, hiç yoktan bir Bölük teşkil etmek için bana salahiyet
verilmesini rica ettim.
"Sen Bölüğü
teşkil et de ne yapılmak icap ederse biz yaparız." dediler.
"Şu halde
Taburun diğer Bölüklerinden bu Bölüğü meydana getirecek Çavuş, Onbaşı ve Erleri
ben seçeceğim." dedim.
Tabur Komutanı kabul
ederek Bölüklere emir yazdı.
Kışlanın önündeki
geniş meydana Bölükler toplandılar. Efradı gözden geçirdim. Baktım ki, böyle
bir vazife için tam manası ile açıkgöze benzer Çavuş, Onbaşı ve Er hiç yok. Derhâl
koğuşlara giderek araştırdım, kıymetli Erler koğuşlarda bırakılmıştı.
Koğuşlardaki bu
Erlerin de Bölüklerine iltihaklarını istedim. Bölük Komutanlarının yüzlerinden
bana çok içerlediklerini anladım ama ne yapalım ki, emir böyle idi.
Karşımda bulunan
Bölüklere durumu anlattım, vaktiyle Makinalıda bulunanların dışarı çıkmalarını
söyledim. Çıkanları tetkik ederek icap edenleri ayırdım.
Bölük mevcudunu ikmal
için her Bölükten seçme erleri vaziyet ve tavrı hareketlerinden anlayarak çekip
aldım. Bu suretle efradı tamamlamış ve tüfeklerle levazımatını Tüfekçi Ustasına,
Hayvanat ve teçhizatını da Saraç'a havale ederek mükemmel bir Bölük teşkiline
muvaffak oldum.
Bir taraftan da
Askerlerin yetiştirilmesi için elimden geldiği kadar ameli talimlere ehemmiyet
vermekteyim.
Günler ilerledikçe
iyi neticeler almaya başladım.
Bir gün, talim
yaptırırken ani olarak Tümen Kumandanı NACİ TINAZ ve Alay Kumandanı RIZA Bey’ler
geliverdiler.
Kumandanları uzaktan
görünce Bölüğü derhal saffı harp nizamına geçirdim, sert hareketlerle de Taktim
Kumandasını verdim.
Bu kumanda, Yedek
Subay Talimgâhında Muallim iken yetiştirmiş olduğum kıtalara verilen kumandalar
gibi muvaffak olmuştu:
Asker, yekpare bir
vücut gibi makinalaşmıştı.
Naci Paşa öyle memnun
olmuştu ki, ismim ile hitap ederek:
"Aferin Safa.
Size bir şey soracağım; Bana teftiş vermek için ne kadar zamana ihtiyaç vardır?
Tahmin edebilir misiniz?" dediler.
Naci Paşanın
arkasında Alay Kumandanı parmakları ile işaretler yapıyor, iki ile üçü
gösteriyor, yani bana iki ile üç ay demek istiyordu.
Alay Kumandanının bu
işaretlerini nazarı dikkate almayarak vaziyeti Naci Paşa'nın takdirlerine
bıraktım:
"Siz ne zaman
arzu ederseniz Efendim." dedim.
"Öyle ise,
gelecek ay aynı gün ve saatte geleceğim." diyerek uzaklaştı.
Naci Paşa, cephe
gerilerinde bulunduğumuz zaman ayda bir kaç defa bizim köye gelir, koğuşta ders
verdiğim sırada birdenbire içeri girerek derslerimizi takip ederdi. Bunun için, bana, bir bölüğün yetişmesi için bir ay kadar zaman kabul
etmesini tabii bulmuştum.
Bütün kuvvetim ile
çalışıyor, mahcup olmamaya gayret ediyordum.
Teftişe az bir zaman
kalmıştı.
Bir gün Talimhanede
iken Alay Kumandanı Rıza Bey yanıma gelerek:
"Siz, Yedek misiniz,
Muvazzaf mı?" diye sordu.
Yedek olduğumu
öğrenince: "YAAA..." diyerek gitti.
Ertesi günü de şöyle
bir emir geldi:
"Dördüncü Bölük
Komutan Vekili Safa Efendi Bölüğü Üsteğmen Şerafettin Efendi'ye teslim ederek
Bölüğüne iltihak edecektir."
Demek ki, Alay
Kumandanı, Üsteğmen olmaklığım dolayısıyla beni Muvazzaf biliyorlarmış. Yedek
olduğumu öğrenince haklı olarak yerime Muvazzaf Subay tayin etmişti. Zira
terhis emrimiz yakındı.
Aradan bir müddet
geçtikten sonra Tümen'ce Manevra yaptık.
Manevra
muvaffakiyetle sona erdi.
Tümen Kumandanı
atının üstünde, önünden geçmekte olan Tümen’i selamlıyordu.
Sıra bizim Bölüğe geldi.
Ben, Yüzbaşım ile yan
yana, atın üzerinde muntazam bir yürüyüş ile geçtik.
Tümen Kumandanının
bulunduğu yerden henüz on beş metre kadar ayrılmıştık ki, NACİ PAŞA arkamdan
sesleniyordu:
"Safa Efendi,
Safa Efendi. Yetiştirmiş olduğunuz Bölükten dolayı size çak TEŞEKKÜR EDERİM."
Bendeki, hatta benden
ziyade Yüzbaşımdaki gururu seyretmek lazımdı.
Küçük rütbeli bir
Subay için bu iltifat az şey mi idi?
Sonradan öğrendim ki,
Tümen Kumandanı aynı gün ve saatte Talimhaneye gelmiş, Dördüncü Bölüğü teftiş
edeceğini söylemiş. Bölük karşısına gelip de başka bir Komutan tarafından
tekmil alınca:
"Nerede bu
Bölüğün Komutanı Safa Efendi?" diye sormuş, Alay Kumandanı da Bölüğüne
naklettiğini söylemiş.
"Yaaa..."
diye hayret ifade eden bir seslenişte bulunduktan sonra teftişe devam etmiş.
Verdiği bütün
vazifeler efrat tarafından mükemmelen ve sürat ile yapıldığından çok memnun
olarak ayrılmış.
Her ne kadar Bölük
başka bir Komutanın emrinde ise de yetiştirenin Safa olduğunu bilen Tümen
Kumandanının bu takdirkâr hareketi beni çok mütehassis etmişti.
Böyle, kadirşinas
Kumandanları Allah ordudan eksik etmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder