"Subayların yanında Rum ve Ermeni kızları
bulunmayacaktır. Bulunduranlar tecziye edilecektir." emri geldikten sonra,
yanlarında böyle kızlar bulunduranları da haber vermeye gelenler başladı.
Bir tanesi, Tramvay Caddesinde Mıntıka
Kumandanlığının tam karşısındaki evde bir subay ile oturuyormuş.
Sonunda mahcup olmamak için ihbarın doğruluğunu
tahkik etmem gerekiyordu.
Mıntıka Kumandanlığına gittim.
Parmaklıklı pencereleri olan bir bina idi burası.
Pancuları yarı aralayarak evi tarassut'a başladım.
Çok büyük bir vazife karşısında bulunuyordum
cidden: Bütün Türklüğü ilgilendiren, Vatani bir vazife idi bu; Biricik Atamız
ile Yüksek Kumandanlarımız İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak'ın her zaman gelip
geçtikleri bu cadde üzerindeki bir binada bulunan ciğeri peş para etmez bir Rum
veya ermeni Kızının fırlatacağı bomba ile bütün bir Millet'in bağlı bulunduğu
bu kıymetli şahsiyetleri bir anda kaybedebilirdik.
Bu ihtimaller aklıma gelince tüylerim diken diken
oldular.
Bir müddet sonra evin kapısı açıldı, bir Asker çıktı.
Ben de derhal aşağıya inerek caddenin karşı tarafına geçtim. Duvar kenarını
takip ederek görünmeden kapıya kadar yanaştım.
Kapıya bir kâğıt yapıştırılmıştı. Kâğıtta, ismi
yazılan Subayın bu evde oturduğu işaret ediliyordu. Subayın ismini bu suretle
öğrendikten sonra, bakalım evde bir Rum Kızı var mıdır diye kapıyı çaldım.
Kapı açıldığı zaman karşımda gördüğüm güzel kıza
Subayın ismini vererek:
"Ben arkadaşıyım, neredeler acaba? Kendisi ile
görüşmek istiyordum." dedim.
Rum şivesi ile ancak akşama gelebileceğini söyledi.
Tekrar geleceğini bildirerek ayrıldım.
Kapıdan bir az uzaklaşınca Subaya hitaben bir
mektup yazdım, derhal Karakola gelmesini bildirdim.
Bu arada, eve gelmekte olan Asker ile karşılaştım.
Askeri bir tarafa çekerek:
"Oğlum, bu pusulayı subayına ver. Evde başka
kimse var mı?" dedim.
"Bir Hristiyan var." dedi.
"Bu kağıdı kimseye göstermeyeceksin. Mühimdir.
Gizlice Subayına vereceksin, başka bir şey de demeyeceksin. Hepsi bu
kadar." dedikten sonra Karakola giderek beklemeye başladım.
Akşama doğru Subay geldi.
"Bir şey mi var, beni istemişsiniz?"
dedi.
"Evet, mühim bir şey." diye cevap verince
rengi sarardı.
"Evinizde bir Hristiyan kızı olduğunu
öğrendim. Bu bir anlık düşüncesizce hareketiniz hem sizin ve hem de koca bir
Milletin felaketine sebep olabilir. Evinizden atılacak bir bomba,
Kumandanlarımızın yok olmasına sebep olabilir. Şimdi yapacağınız iş, vakit
kaybetmeden o kızı oradan uzaklaştırmaktır. Bana, kızın gönderildiğini ve evi
tahliye ettiğinizi bildirmenizi rica ederim." dedim.
Anlayışlı ve iyi kalpli bir Yüzbaşı idi. Benim bu
ihtar ve ikazımdan dolayı teşekkür ederek ayrıldı.
Ertesi günü de gelerek icabının harfiyen yerine
getirildiğini bildirdi.
Tahkik ettiğim zaman, evin hakikaten tahliye edilmiş olduğunu öğrendim.
Tahkik ettiğim zaman, evin hakikaten tahliye edilmiş olduğunu öğrendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder